Page 64 - 5_sf_Tane_Tane_Turkce_Defter_Kitap
P. 64

2  Aşağıdaki şiirlerde ele alınan temayı yazınız.



                  Biz haber etmeden haberimizi alırsın,   Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!..
                  Yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.   Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
                  Gözümüzün dilinden anlar,               Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
                  Elimizin sırrını bilirsin.              Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
                  Namuslu bir kitap gibi güler,           Sana benim gözümle bakmayanın
                  Alnımızın terini silersin.              Mezarını kazacağım!
                  O gider, bu gider, şu gider,            Seni selamlamadan uçan kuşun
                  Dostluk, sen yanı başımızda kalırsın.   Yuvasını bozacağım.
                                                          Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
                                                          Gölgende bana da, bana da yer ver !







             3
                Aşağıdaki paragrafların konusunu yazınız.


                 Çeşitli medeniyetlerde çömlekçilik kendine has özellikleriyle yapılagelmiştir. Türklerde ise çömlekçi-
                 lik milattan önce 3000 yıllarına kadar dayanır. Göktürkler zamanında geniş ağızlı çömlekler yapılmıştır.
                 Karluklar, yaptıkları çömleklere figürler çizmişlerdir. Karahanlılar bitki motifleri kullanmışlardır. Osmanlı
                 zamanında ise çömlekçilik kendine özgü bir hâl almıştır. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Zal Mahmud
                 Paşa Camii’nin etrafında 250 kadar çömlekçi olduğunu, burada üretilen çömlekler için Kâğıthane ve Sarı-
                 yer’den toprak getirildiği anlatılır.


                                                                  ..........................................................................................

                 6.27 Treni Jean Paul Didierlaurent'in dünyaca ünlü romanı. Bir kâğıt geri dönüşüm fabrikasında çalışan
                 Guylain Vignolles, her sabah bindiği 6.27 treninde cebinden çıkardığı kâğıtları yüksek sesle okumaktadır.
                 Bunlar fabrikadaki korkunç ve obur makine Zerstor 500'ün sivri dişleri arasından son anda kurtarılan say-
                 falardır; yıpranmış ve ıslak. Ölmek üzere olan kitapların kalan son sesleridir. Yalnız bir adam olan Guylain,
                 bu sesleri bağrına basar ardından evde özenle kurutup sabah yolcuğu sırasında cebinden çıkararak onları
                 özgür bırakır. Bu biraz da kitapları ölüme gönderirken duyduğu vicdan azabını hafifletmek için bulduğu
                 bir yöntemdir. O, can sıkıcı bir rutinin içinden dünyaya bakarken çevresindeki kalıpları yırtıp hayata daha
                 yakından dokunmak ister.
                                                                  ..........................................................................................

                 Boşnakça'da “Yeni Pazar” anlamına gelen Novi Pazar tam bir Osmanlı şehri. Sokaklarında gezerken ken-
                 dinizi, bir Anadolu kasabasında dolaşıyor gibi hissediyorsunuz. Balkanlarda Osmanlı Devleti tarafından
                 kurulan şehirlerden biri olan tarih kokulu Novi Pazar; Kosova, Karadağ ve Sırbistan’ın kesiştiği bir noktada,
                 Sırbistan sınırları içinde kalıyor. Sırbistan’ın başkenti Belgrad'a 280 km mesafede, Belgrad’ı Karadağ’ın
                 başkenti Podgorica üzerinden Adriyatik sahiline bağlayan karayolu üzerinde, Raşka nehrinin hemen kı-
                 yısında yer alıyor.



                                                                  ..........................................................................................






                                                         64
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69