Page 3 - OMAGE 2021-06 8. SINIF TÜRKİYE GENELİ 5.ONLINE DENEME SON PROVA
P. 3

A





          3.   Bir sözcüğün söylendiğinde akla gelen ilk anlamına “gerçek anlam”, sözcüğün gerçek anlamından tamamen
              uzaklaşarak kazandığı yeni anlama ise “mecaz anlam” denir.

              Buna göre,
              Eski bayramların tadı bir başka! Bayramlar; birlik, beraberlik ve neşe dolu eşsiz anlardan oluşurdu. Hep tatlı
                                                                                                                                            I
              bir telaş... Şeker alındı mı, bayramlıklar hazır mı, tatlılar yapıldı mı? Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir;
              büyüklerin elleri öpülürdü. Bayram ziyaretlerine çıkılır, gidilmeyenler üzülüp darılırdı. Çocukların kapı kapı
                                        II
              şeker topladığı zamanlar da artık eskilerde kaldı. Daha da eskilerde çocuklar, biriktirdikleri harçlıklarla kendile-
              rini sokaklara atar; mahallede kurulan bayram alanındaki kuklacıları izler, oyuncak satanlardan oyuncak
                                           III                                                                                                                                                               IV
              alırlarmış. Bayramlar, en çok çocuklara güzel ne de olsa.

              numaralanmış sözcüklerden hangisi mecaz anlamlıdır?
              A)  I                 B)  II                 C)  III                D) IV













          4.   Bazı Nasrettin Hoca fıkralarında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durum dile getirilir.
              Aşağıdaki fıkralardan hangisi bu cümlede sözü edilen duruma örnek olabilir?

              A)  Bir komşusu, Nasreddin Hoca'nın kapısını  çalar. “Hocam, bana  eşeğini bugünlük  verir misin? Pazara kadar  gitmem
                gerek.” Nasreddin Hoca'ya o gün eşeği lazımdır. Bu yüzden eşeğini vermemek için: “Eşek evde yok.” sözü ağzından çıkı-
                verir. Tam o sırada eşek, ahırda uzun uzun anırmaya başlamaz mı? Komşusu: “Hocam, bu nasıl iş? Eşek evdeymiş ama sen
                bana eşek evde yok diyorsun.'' der. Nasreddin Hoca, işi artık pişkinliğe vurur. Komşusuna sitemli bir dille: “Benim sözüme
                inanmıyorsun da tutup bir eşeğin sözüne inanıyorsun ha! Yazıklar olsun sana!'' der.
              B)  Zengin bir adam, Hoca'yla alay etmek için “Hocam, sen bu kitapların hepsini okuyor musun gerçekten?'' der. Hoca:
                “Senin kaç evin ve koyunun var?'' diye sorunca adam: “O kadar çok ki sayısını ben bile bilmiyorum.” deyince Hoca, cevabı
                yapıştırır:
                 -Sen o evlerin hepsinde yaşayıp koyunların hepsini de yiyor musun?

              C)  Nasreddin Hoca azığını heybesine koyup yola çıkmış. Öğlen vakti Akşehir Gölü kenarında, bir ağacın altında oturmuş.
                Ekmeğini, zeytinini ve bir çanak yoğurdunu gölgede keyifle yemiş. Yoğurt çanağını gölde çalkalarken birisi görüp sor-
                muş:
                 Ne yapıyorsun Hoca?

                 — Göle maya çalıyorum.
                 Adam üstelemiş:
                 — Hoca, göl maya tutar mı hiç?
                 —Ben de biliyorum tutmayacağını ama ya tutarsa?
              D) Bir toplulukta soğuklardan yakınanlar olmuş. İçlerinden biri: "Şu insanoğlu hâline şükretmesini hiç bilmez; kışın soğuk-
                tan, yazın sıcaktan yakınırlar.'' demiş. Konuşmaya kulak misafiri olan Hoca: "Öyle deme bre cahil! Bak bahara kimsenin bir
                şey dediği var mı?" demiş.

                                                        3
   1   2   3   4   5   6   7   8